Skip links

Mobil sadakat programlarının başarısı için kaçınılması gereken 3 hata

Sürekli müşteriler kazanmak ve elbette satışları artırmak için uygulanan sadakat programları, mobil uygulama kullanımının artışıyla birlikte mobil dünyada da markalar tarafından tercih ediliyor. Mobil sadakat programları, özellikle ani satın alma kararlarında oldukça etkili oluyor.

Mobil kullanıcılar, uygulamalarını kullandıkları markaların onlara birtakım ayrıcalıklar sunması halinde tekrarlanan satın almalar yapmaktan çekinmiyorlar. Bu noktada potansiyeli fark eden işletmeler de mobil sadakat programları ile müşterilerini yeniden alışveriş yapmaları için kolaylıkla teşvik edebiliyor. Fakat kimi zaman yanlış stratejiler yürütülebiliyor ve mobil sadakat programından beklenen verim alınamıyor.

İşte firmaların satışları artıran bir mobil sadakat programına sahip olabilmeleri için yapmamaları gereken 3 kritik hata…

1) Kullanıcılara fayda sunmamak

Sadakat programları ile amaçlanan, müşterilerin marka ile bir bağ kurabilmesini ve sonraki alışverişlerinde de aynı markayı tercih etmesini sağlamak. Ancak elbette müşteri memnuniyeti sağlanamazsa sadakat de yaratılamaz. Dolayısıyla müşterilere mobil sadakat programı ile sağlanan faydaların açık bir şekilde ortaya koyulması gerekiyor.  

Müşterileri mobil sadakat programına katılmaya ikna edebilecek en önemli nedenlerin başında, programa katılmaları karşılığında faydalanabilecekleri ayrıcalıkların çekiciliği geliyor. Bu nedenle işletmelerin sadakat programı kurgularken müşterilerinin faydalanmayı tekrar tekrar isteyebileceği ayrıcalıklar sunabilmesinde fayda var. 

2) Kullanıcı davranışlarındaki farklılıkları göz ardı etmek

İşletmelerin müşteri sadakatini elde etmelerini, yeni müşteri kazanmaktan daha fazla zaman alan ve uzun vadeli bir yatırım olarak ifade etmek mümkün. Fakat bu yatırımın sürdürülebilir bir başarıya dönüşebilmesi için çeşitlenen kullanıcı davranışlarını gözden kaçırmamak büyük önem taşıyor.

Örneğin pek çok işletme, hedef kitlesini Y nesli olarak adlandırılan 1980 – 2000 yılları arasında doğmuş kuşak ile sınırlandırıyor. Öte yandan bu tarihlerden sonra doğan ve şimdilerde gençlik yıllarını yaşayan Z nesli, Y neslinden farklı alışkanlıklara sahip. Mevcut durumda potansiyel müşteri tanımına oldukça uygun olan Z neslinin beklentileri ile bağdaşmayan mobil sadakat programlarının yakın zamanda başarısız olacağını öngörmek yanlış olmaz.

3) Ölçümleme yapmamak

Dijital dünyada kullanıcıların hemen her adımı gözlemlenebilir ve ölçülebilir. Fakat ne yazık ki pek çok işletme bunu göz ardı ediyor veya zaman ayırmayı tercih etmiyor. Özellikle söz konusu sadakat programları olduğunda, müşterilerin beklentilerinin karşılandığı ya da karşılanmadığı noktaları belirleyebilmek için ölçümleme yapmak son derece önemli hale geliyor.

Mobil sadakat programlarında kullanıcı davranışlarından yola çıkılarak elde edilen verilerin analiz edilmesi ve çıkan sonuçlar doğrultusunda olası sorunların giderilmesi, programın başarısında büyük bir rol oynuyor.

Mobil sadakat programlarının müşterilere cazip gelmesi için göz önünde bulundurulması gereken bir diğer nokta da mobil uygulama altyapısının kalitesi. Mobil kullanıcıların beklentilerini karşılayamayan uygulamaların bir süre sonra cihazlardan silineceğini ve doğal olarak işletmenin mobil sadakat programının da işlevsiz hale geleceğini tahmin etmek zor olmayacaktır.

Bu nedenle mobil uygulama sahibi olmadan önce kullanıcıların ihtiyaçları belirlenmeli ve buna uygun stratejiler oluşturulmalı. Eğer siz de mobil kullanıcıların istediği gibi kaliteli bir mobil uygulamaya sahip olmak istiyorsanız hemen MobiRoller hesabınızı oluşturun ve müşterilerinizle aranızda sadakat bağı kurabilmek için ilk ve en önemli adımı atın.

Leave a comment