Skip links

Mobil ekosisteme yön veren teknoloji trendleri

Mobil uygulama ve paralel olarak mobil kullanıcı sayısının artmasıyla birlikte mobil ekosistem de sınırlarını genişletiyor. İstatistiklerden elde edilen veriler, mobilin büyük oranda yükselişe geçtiğini gözler önüne seriyor. Buna göre, 2017 yılında internet trafiğinin yüzde 51,12’sinin akıllı telefonlar üzerinden gerçekleştiği gözlemleniyor. Üstelik yine 2017 yılı içerisinde milenyallerin günde ortalama 223 dakikayı mobil cihazlarıyla geçirdikleri ortaya çıkıyor. Bu da işletmelerin hedef kitlelerinin beklentilerine etkili bir biçimde yanıt verebilmeleri adına bir an önce bir mobil uygulama sahibi olmaları gerektiğine işaret ediyor.

Mobil uygulamalara olan talebin son derece yüksek olduğu bu zamanlarda teknoloji dünyasının odak noktası da mobile doğru yöneliyor. 2018 yılının gündemine oturan teknoloji trendleri mercek altına alındığında ise mobil ekosistemi yakın gelecekte hangi gelişmelerin beklediğine dair ipuçları edinmek mümkün olabiliyor.

Peki mobil dünyanın geleceğini şekillendiren teknoloji trendlerinden hangileri ön plana çıkıyor?

Teknoloji evriminin son halkası: Yapay zeka

Hiç kuşkusuz ki hayatı kolaylaştıran ve iş yükünü azaltan teknolojiler el üstünde tutuluyor. Dolayısıyla insanların düşünce yapısı ve davranışlarına giderek yaklaşan yapay zeka teknolojisi de gündemin en popüler trendleri listesinde ilk sıralarda yer alıyor. Bilgisayar biliminin kurucusu olarak bilinen İngiliz matematikçi Alan Mathison Turing tarafından 1940’lı yıllarda öne sürülen “Makineler düşünebilir mi?” sorusundan doğan yapay zeka kavramı, mobil teknoloji trendleri söz konusu olduğunda ise kullanıcı deneyimini en üst seviyelere taşıyabiliyor.

Makine öğrenimi gibi yapay zeka teknolojileri, mobil uygulamaların kullanıcı verileri doğrultusunda onların beklenti ve ihtiyaçlarına çok daha doğru bir şekilde karşılık vermelerini mümkün kılıyor. Aynı şekilde yapay zeka sayesinde sesli komut asistanı uygulamaları da neredeyse insan zekasıyla kıyaslanabilir seviyede bir performans sergileyebiliyor. Yani yapay zeka teknolojisinin entegre edildiği akıllı mobil uygulamalar, kullanıcıların işlemlerini çok daha kolay ve hızlı bir şekilde tamamlayabilmelerini sağlıyor.

Mobil ödeme teknolojileri yoğun ilgi görüyor

Dijital dönüşümün en önemli sac ayaklarından birisi de ticaretin elektronik ortama taşınması olarak değerlendiriliyor. Kullanıcılara zamandan ve mekandan bağımsız alışveriş yapabilme özgürlüğü tanıyan elektronik ticaret, özellikle mobil mecralarda ön plana çıkıyor.

Mobil cihaz kullanımının hızlı bir artış göstermesi, mobil ticaretin de büyümesine zemin hazırlıyor. Nitekim araştırmalar ışığında 2017 yılında küresel boyutta gerçekleştirilen mobil ödemelerin 700 milyar dolara ulaştığı kaydedilirken, bu rakamın 2019 yılında ise 1 trilyon doları aşması öngörülüyor. Bu doğrultuda birçok online mağazanın da uygulamaları kapsamında mobil ödeme seçenekleri sunması bekleniyor.

Önemli veriler bulutta saklanıyor

Mobil kullanıcıların bir uygulamayı indirdikten sonra tekrar silmelerindeki en önemli etken, söz konusu uygulamanın yeteri kadar yüksek bir performans sergileme noktasında sınıfta kalıyor olması şeklinde yorumlanıyor. Özellikle bir uygulamanın indirildiği mobil cihazın hafızasında gereğinden fazla yer kaplaması da sergilediği performans üzerinde büyük bir rol oynuyor. İşte tam da bu noktada güvenilir çözümler sunan bulut depolama teknolojileri devreye giriyor.

Bulut tabanlı tasarlanan mobil uygulamalar, gerek farklı platformlarda eş zamanlı çalışabilmeleri gerekse cihazların dahili kapasitelerinden tasarruf edebilmeleri bakımından birçok kolaylık sunuyor. Üstelik bulut tabanlı teknoloji trendleri sayesinde kullanıcı verilerini bulutta depolamak ve dolayısıyla olası bir veri kaybının önüne geçmek de mümkün olabiliyor. Böylelikle kullanıcılar, mobil cihazlarıyla sorun yaşadıkları takdirde farklı bir platform üzerinden önemli dokümanlarına diledikleri zaman erişebiliyorlar.

Sanal ile fiziksel dünya arasındaki ince çizgi: Artırılmış gerçeklik

En ilgi çekici teknolojiler arasında yer alan artırılmış gerçeklik, sanal ve fiziksel dünya arasındaki sınırların bulanıklaşmasını sağlıyor. Özellikle eğlence sektöründe geniş çapta yankı uyandıran artırılmış gerçeklik trendi, çeşitli oyun uygulamalarında kullanıcıların karşısına çıkarak dikkatleri üzerine topluyor.

Bunun yanı sıra alışveriş uygulamalarında da artırılmış gerçekliğe daha sık rastlandığını gözlemlemek mümkün. Örneğin moda sektöründe faaliyet gösteren mobil uygulamalar, kullanıcılara kıyafetleri satın almadan önce üzerlerinde deneme imkanı sunuyor. Böylelikle kullanıcıların daha sağlıklı bir karar sürecinden geçmeleri sağlamak ve teslim edilen ürünlerin iade oranlarını azaltmak söz konusu olabiliyor. Kullanıcılara çok daha zengin bir deneyim sunabilen bu trendin önümüzdeki yıllarda da yoğun ilgi görmesi bekleniyor.

Nesnelerin interneti ile sınırlar ortadan kalkıyor

Gündemi belirleyen mobil trendler arasında dikkat çeken bir diğer teknoloji de nesnelerin interneti olarak karşımıza çıkıyor. Günlük hayatta kullanılan elektronik cihazların internet üzerinden birbirine bağlanarak iletişim kurmasını esas alan nesnelerin interneti, bu cihazların bilgi paylaşımında bulunarak akıllı bir ağ oluşturmasını sağlıyor. Bu durum iş dünyasında operasyonel süreçlerin daha hızlı ve verimli ilerlemesine önayak olurken, mobil kullanıcılar için ise hayatı kolaylaştıran önemli bir adım anlamına geliyor.

Nesnelerin interneti kapsamında mobil uygulamalar, kullanıcılar ve elektronik eşyaları arasında köprü kuruyor. Örnek vermek gerekirse, nesnelerin interneti sayesinde kullanıcıların akıllı ev sistemi kurmaları ve mobil cihazları üzerinden ışıklarını açmaları veya klimalarını çalıştırmaları mümkün olabiliyor. İstatistiklere göre 2018 yılı itibarıyla dünya çapında nesnelerin interneti ağında bulunan cihaz sayısının 23 milyarı aşması bekleniyor.

Giyilebilir teknolojiler günlük hayatı pratikleştiriyor

İnsan vücudunun fiziksel özelliklerinin kısıtlamalarını aşarak zengin bir deneyim sunma niteliği taşıyan giyilebilir teknolojiler, ilgi çeken mobil trendler listesine hızlı bir giriş yapıyor. Mobil uygulamalar ile entegre olarak kaydedilen verilerin görüntülenmesini sağlayan giyilebilir cihazların kullanım alanı da gün geçtikçe genişliyor.

Örneğin atılan adım, yakılan kalori, kalp atışı sayısı ve uyku evreleri vb. bilgileri analiz etme gibi son derece pratik işlevlere yer veren akıllı saatler, mobil uygulamalar ile entegre edildiğinde kullanıcıların hayatını değiştirebiliyor. Bunun yanı sıra cilde yapıştırılarak sağlığa dair önemli verileri mobil uygulamaya aktaran akıllı yamalar da ciddi hastalıkların önüne geçmeye yardımcı oluyor. Yürüyüşü analiz eden akıllı spor ayakkabılar veya vücut sıcaklığını ayarlayan bileklikler gibi gelişmelere de önayak olan giyilebilir teknoloji trendi, mobilin yükselişinde önemli bir rol oynuyor.

Elbette yoğun bir rekabet ortamının mevcut olduğu mobil ekosistemde benzerlerinden farklılaşarak öne çıkmanın öncelikli yolu, kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanan bir mobil uygulama sahibi olmaktan geçiyor. Bu anlamda mobil uygulama oluşturma platformu MobiRoller’ın profesyonel ekibi, çeşitli hizmetleriyle mobil uygulama sahibi olmak isteyenlere desteklerini sunuyor. Siz de sağlam altyapıya sahip kaliteli bir mobil uygulama sahibi olmak istiyorsanız, hemen bir MobiRoller kullanıcı hesabı oluşturun ve mobil dünyaya hızlı bir giriş yapın.